
COVID 19 sonrası mobiliteye yön verebilecek 5 trend
Yavaş yavaş karantinadan çıkıp normalleşme sürecine girdiğimiz bu dönemde eski çalışma, tüketim ve seyahat şekillerimizin kökten değişmeye başladığını söyleyebiliriz. Mevcut kriz sağlığımızı ve ekonomik refahımızı derinden etkilediği gibi, bizi yerleşmiş bilgi ve uygulamalarımızı da tekrar gözden geçirmeye zorluyor. Kuşkusuz, önümüzdeki yıllarda mobilite gereksinimlerini karşılamak için yeni araçlara ve yaklaşımlara ihtiyaç duyacağız. Sizler için COVID 19 sonrası dönemde mobiliteye yön verebilecek beş ana trendi derledik.
İş ortaklarımız için, mobilitenin mümkün olduğunca erişilebilir, güvenli, sürdürülebilir, kullanışlı ve uygun fiyatlı olmaya devam etmesi gerektiğini biliyoruz. Ancak bu ihtiyaçlar ekonomik belirsizlik ve ileride tekrar ortaya çıkabilecek karantina olasılığı karşısında farklılaşma eğilimi gösteriyor. Örneğin, kalabalık yolları ya da toplu taşıma araçlarını kullanarak işe gidip gelenlerin sayısı azalacak gibi görünüyor.
Kuşkusuz, önümüzdeki yıllarda mobilite gereksinimlerini karşılamak için yeni araçlara ve yaklaşımlara ihtiyaç duyacağız. Sizler için COVID 19 sonrası dönemde mobiliteye yön verebilecek beş ana trendi derledik:
1. Esnek, kesintisiz ve entegre
İşletmeler ve kullanıcılar giderek kontrat süresince minimum sayıda pürüz çıkaran mobilite taahhütlerini veya daha kısa ve daha esnek kontratları tercih etmeye daha çok yaklaşıyor. Tüm mobilite çözümleri (scooter kiralamadan, toplu taşıma çözümlerine kadar) için entegre çalışan dijital hub sistemlerinin geliştirmesinin üzerindeki baskı artacak gibi görünüyor. Araç paylaşımı bu sistemin önemli bir parçası olabilir, ancak bunu yapabilmesi için yüksek hijyen standartlarını da garanti edebilmesi gerekiyor.
2. Önce Kullanıcılar
Dijital tercih profilleri, dijital sürücü ehliyetleri, biyometrik, yüz ve sıcaklık tanıma özelliği, verimi ve güvenliği artırıp daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunmak için önem kazanıyor. İnovasyon, kullanıcıların çeşitli mobilite seçeneklerini ve genel maliyetlerini yönetmelerine yardımcı olan dijital arayüzleri geliştirmede anahtar faktör haline geliyor.
3. Güvenli ve sürdürülebilir
Kullanıcıların sağlığını ve güvenliğini sağlamak, tüm ulaşım şekillerinin önceliği oluyor. İşverenler, hükümetler ve mobilite sağlayıcıları, yolcuları kalabalık ortamlardan korumak ve araçların hijyen seviyesinin güvenli olduğundan emin olmak için sağlam planlamalar yapıyor. Hava kalitesini artırmaya ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olmak için düşük ve sıfır emisyonlu mobiliteyi destekleyen sosyal baskı da artıyor.
4. Yapay Zeka
Entegre mobilite ekosistemleri, veri, analiz ve bulut teknolojisinin gücünden yararlanmak için yapay zekâyı (AI) kullanabilir. Bunlar seyahat süresini azaltmaya, tıkanıklığı yönetmeye, güvenliğe ve mevzuata uyumu geliştirmeye, trafik kontrolünü desteklemeye ve dinamik politikalar oluşturmaya imkan tanıyacaktır.
5. Özel sektör - kamu sektörü ortaklıkları
- 1.maddede bahsettiğimiz entegre ulaşım sistemlerinin artması, özel sektörün ve kamu kuruluşlarının birbirlerinin uzmanlıklarından ve verilerinden yararlanması ihtiyacını da beraberinde getirecektir. Kamu-özel sektör ortaklıkları, daha güvenli ve daha verimli çözümlerin yanı sıra otonom ve bağlantılı araç yeniliklerinin geliştirilmesini de hızlandıracaktır.
LeasePlan Nasıl Yardımcı Olabilir?
LeasePlan’in deneyimli ekibi, bugünün ve yarının mobilite pazarının karmaşık dinamikleri konusunda uzmanlaşmıştır. Mobilite gereksinimlerinize uygun, kişiye özel tavsiyeler, eğitimler ve çözümler sağlayabilirler. Daha fazla bilgi için LeasePlan temsilcinizle iletişime geçebilirsiniz.